1 | A.S.M. | Asistent Stage Manager deyiminin ingiliz dilindeki tiyatrolarda kullanılışı. Sahne Yönetmeni yardımcısı. Bu kısaltma birçok ülkenin tiyatrolarında kullanılmaktadır. |
2 | abartılı oynamak | Bir rolü aşırı biçimde oynamak. Rolün getirdiği ölçüyü aşmak. |
3 | absürt tiyatro | İnsanın yaşama, doğaya olan uyumsuzluğunu, doğadan kopmuşluğunu sezdirici bir yolla XX. yüzyıl ortasında yeni bir öz ve biçimle veren tiyatro türü. Aristocu anlamda usla bağdaşmaz bir öz ve biçim kullanır. Örn. Samuel Beckett ve Eugene lonesco'nun ilk oyunları. (Us-dışı tiyatro). |
4 | acem | Azerbaycanlı bir Türk tipi. Gölge oyunumuzda zengin bir halı tüccarı olarak görülür. |
5 | acıklı komedya | Gülünç durumların birtakım acıklı durumlardan çıktığı tiyatro yapıtı türü. Acıklı durumları gülünç durumlarından daha sık olan komedya türü. Bu tür Fransa'da XVIII. yüzyılda ortaya çıkmıştır. |
6 | açık hava tiyatrosu | Yaz aylarında ya da iklimi uygun yerlerde, açık havada oyunlar oynanan tiyatro yerleri. |
7 | açık ışıldak | Sandık biçiminde geniş bir alanı aydınlatan ve sahnenin genel ışıklamasında kullanılan ışıldak. |
8 | ad spectatores | Oyunculardan birinin rolden çıkıp seyirciye yönelerek konuşması, nükte yapması. Plautus'un komedyalarında gülünçlüğü sağlama yönünden çok kullanılan, ama sanat açısından sakıncalı görülen tutum. (Seyirciye yöneliş). |
9 | adaptasyon | 1. Tiyatro için hazırlanmış bir yabancı oyunu, yöresel koşullar gözönüne alınarak uygun biçimde kendi diline çevirmek, çıkartmalar ve eklemeler yapmak. Örn. Moliére'in Scapin'in Dolapları'nın Ayyar Hamza'yı çevrilmesi. 2. Bir romanı ya da öyküyü sahne içinde yeniden düzenleme, derleme. |
10 | afiş | Oyunların tanıtılmasında kullanılan çeşitli biçimde ve kimi kez resimli duvar ilânı. |
11 | agon | (Yun):1. Sporcular arasında olduğu gibi, sanatçılar, ezgiciler, dansçılar, yazar ve oyuncular arasındaki dereceleme ile sonuçlanan yarışma. 2. Dram sanatında olaylar dizisi içindeki çatışma (aşama yarışması) |
12 | ahenk | bk. Uyum. |
13 | akarap | Karagöz oyununda teni beyaz olan Arap tipi. |
14 | akkor ışık | Madensel bir tel parçasının akkor duruma gelinceye kadar ısıtılmasıyla sağlanan ışık. |
15 | akkor ışıldak | Akkor ışık veren toplayıcı, güçlü lambanın bulunduğu ışıldak. |
16 | akrobasi | Oyuncunun göz pekliğini ve gövdesel esnekliğini arttıran, aynı zamanda önemli sahnelerde hiç düşünmeden güç bir davranışı başarabilme yeterliğini sağlayan hareket. Cambazlık. |
17 | aksesuar | Oyuncunun, dekor gereğiyle kullandığı eşyalar dekora yardımcı olacak küçük parça eşyalar, sahne takımları, (bk. Donatım) |
18 | aksesuvar masası | Oyuncuların el altında bulundurdukları sahne takımları masası. |
19 | aksesuvarcı | Aksesuvarı, yani sahne takımlarını hazırlayan görevli kişi (bk. Sahne Donat'ması). |
20 | aksiyon | 1. Eylem: Bir iş, hareket yapmak, bir davranışta bulunmak. 2. Davranış: Bir değişiklik getirebilecek etki uyandırabilecek düşünce ya da hareket. 3. Bir oyuncunun sahne üzerindeki hareketi bu hareketten ortaya çıkan gelişim. 4. Baş olgu: Oyunun temasını geliştiren başlıca olay, öykü, gelişim. 5. Sıra olaylar: Bir oyunun metninde yer alan arka arkaya sıralanmış durumlar ve olaylar. 6. iç aksiyon: Oyunun havasını kuran gelişim. 7. Dış aksiyon: Oyunun olaylarında var olan hareket ve durumların gelişimi. 8. Konuşma aksiyonu: Oyunun konuşmalarında var olan devingenlik. Oyunu ileriye götüren anlatımdaki itici güç. |
21 | aksiyona dayanan oyun | Karakter oyununun tam tersi olan, kişilerin yaratılışından değil, durumların gerektirdiği ya da istem dışı davranışlardan, eylemlerden gelişen oyun. Bunlarda karakter çizilişinden çok, eylem birinci plandadır. |
22 | akustik | bk. Ses dağılımı. |
23 | alan tiyatrosu | Açık alanda kurulan tiyatro. |
24 | aleksandrin dizesi | Ortaçağda, Fransa'da Büyük iskender üzerine yazılan destan türünün dizesi altı uzun-kısa hecelerden oluşmuş dize türü. Sonradan Fransız ve kimi İngiliz oyunlarında kullanılmıştır. |
25 | alkış | Seyircilerin el çırparak oyuncuları, yazarı, sahneye koyucuyu, dekor sanatçısını, vb. beğendiklerini belirtmeleri, açıkça göstermeleri. |
26 | alkışçı | Eski tiyatrolarda alkışlamak için parayla tutulan kişi. (bk. şakşakçı). |
27 | allegro | 1. Müzikte çabuk ve hareketli bir tempo işareti. 2. (tûl.) Müzikte çabuk hareketler. |
28 | altı karış | Beberuhi'lere verilen sıfat (bk. Beberuhi, Pişbop). |
29 | altın çağ | Aydınlanma devrinden sonra Avrupa'da yetişen büyük oyun yazarları için kullanılan bir terimdir. İngiltere'de Marlovve, Shakespeare, Johnson, İspanya'da Calderon, Lope de Vega, Tirso de Molina Fransa'da Corneille, Racine, Möliere gibi yazarların yaşadığı, aşağı yukarı 200 yılı kapsayan dönem. (XVI. yüzyıl ortasından XVIII. yüzyıla değin). |
30 | alto | En kalın ve tok tonlu kadın sesi. |