1 | açık ve seçik | (Descartes'ta) Bir bilginin doğruluğunu belirleyen ölçütler: Konusu bize doğrudan doğruya, araçsız olarak verilmiş bilgi açık konusu başka şeylerden ayrı, onlarla karışmamış olan bilgi de seçiktir. |
2 | açıklama | 1. Bir olguyu, bir durumu çözümledikten sonra, öğeleri arasındaki bağlantıları açığa çıkarma yoluyla aydınlatma. 2. Bir şeyin yalnızca ne olduğunu değil, nedenini de ortaya koyma iki şey arasındaki nedensel bağlantıyı gösterme. 3. Gözlemlenen bir olayı bir yasaya geri götürme. (Ör. Gökkuşağının, ışığın kırılması ve yansıması yasalarına göre açıklanması.) |
3 | adalet | bk. tüze |
4 | adcılık | Kavramların gerçek varlıklar olduğunu kabul eden kavram gerçekçiliğine karşıt olarak, tümel kavramların yalnızca nesnelerin adları olduğunu ileri süren görüş. |
5 | adiaphora | bk. umursanmayan |
6 | ahlak | 1. a. Belli bir dönemde belli insan topluluklarınca benimsenmiş olan, bireylerin birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen törel davranış kurallarının, yasalarının, ilkelerinin toplamı. b. Çeşitli toplumlarda ve çağlarda kapsamı ve içeriği değişen ahlaksal değerler alanı. 2. Bir kişi ya da bir insan öbeğince benimsenen eyleme kurallarının toplamı. 3. Ahlaksal olan şeylerle bağlantısı olan bir görüşler dizgesi (tek kişinin, bir ulusun, bir toplumun, bir çağın). 4. Felsefenin bir dalı olarak: a. Ahlak üzerine kavramsal öğretiler. b. İnsanların kişisel ve toplumsal yaşamdaki ahlaksal eylemlerine ilişkin sorunları inceleyen felsefe öğretileri. |
7 | ahlak duygusu | 1. Ahlaksal davranışların kaynağı olan duygu. 2. İngiliz ahlakçılarının (Shaftesbury, Hutcheson vb.) kavramı olarak ahlak duygusu ("moral sense"): İyi ile kötüyü değerlendirmede insanda doğal olan, doğuştan bulunan duygu ahlaksal yargılama gücü. |
8 | ahlak felsefesi | bk. ethik. |
9 | ahlak ilkesi | 1. a. (Genellikle) Ahlaksal olanın temel ilkesi, b. Tek tek kişilerin ahlaksal eylemlerindeki ilke. 2. Ahlak eylemlerinde istenci belirleyen ilke: haz (hazcılık), mutluluk (mutçuluk), yarar (yararcılık), ahlak yasası karşısındaki saygı - ödev bilinci - (Kant) vb. |
10 | ahlak öğretisi | Ahlaksal yaşama ve eylemenin yasaları, biçimleri ve ilkelerini araştıran bilgi dalı. 1. Ahlaksal olanın temellerini ve özünü inceler (ethik). 2. Ahlaksal eylemin somut biçimlerini ve çeşitli kurallarını araştırır ve betimler. 3. Ahlak kurallarını yaşam için somut olarak ortaya koyar belli bir toplumda geçerli olan ilke ve kuralları, biçimleri bir araya toplar. |
11 | ahlak yasası | Ahlak eylemlerini belirleyen, kendine uyulması ahlak açısından gerekli olan genel geçer kural. |
12 | ahlakçı | 1. Ahlak filozofu ahlak alanında uzmanlaşmış yazar. 2. Ahlak öğütçüsü her şeyi ahlak açısından değerlendiren kişi. 3. 17. ve 18. yüzyıllarda çağlarının toplum ve ahlak sorunlarını felsefe açısından ele alan Fransız yazarlar öbeği için kullanılan terim (Montaigne, Pascal, La Rochfoucauld, La Bruyère vb.). |
13 | ahlakçılık | 1. Ahlakı en yüksek değer ve en yüksek erek olarak gören dünya görüşü. 2. Her şeyi ahlak açısından değerlendiren tek yanlı görüş. |
14 | ahlaklı | Ahlak yasalarına uygun olan ahlak bakımından iyi olan. |
15 | ahlaklılık | 1. Bir insanın ya da bir insan öbeğinin iyi ve kötü açısından davranış biçimleri ve ahlaksal düşünüşü. 2. a. Ahlak kuralları, yasaları ile uyum içinde olma. b. Kurallara uygunluk bakımından ahlaklı olma. c. (Dar anlamda) Özellikle cinsel yaşamla ilgili ahlaksal davranış. 3. Kişilerin ya da eylemlerin ahlaksal niteliği. 4. Ahlaksal düzen. 5. Ahlaksal düşünüş olarak ahlaklılık (Kant): Ahlak yasası ile uyum içinde olan, ama ancak ödeve karşı saygıdan doğan eylemde bulunma. |
16 | ahlaksal | 1. Ahlaka ilişkin. 2. İyi ve kötü üzerindeki felsefe incelemelerine ilişkin. |
17 | ahlaksal sorumluluk | Bir insanın kendi eylemlerinin sorumluluğunu taşıyabilmesi yeteneği. |
18 | ahlaksız | Ahlak yasalarına aykırı olan ahlak bakımından kötü olan. |
19 | akademi | 1. Platon'un Atina yakınlarında kurduğu, ölümünden sonra onun temel öğretisine bağlı kalmayarak, kuşkuculuğa sonradan da dogmacılığa kayan felsefe okulunun adı. 2. Renaissance'ta Platon düşüncesinin yenilenmesi ile 1440'ta Floransa'da kurulmuş olan Platoncu okul. |
20 | akatalepsia | bk. kavranılamazlık |
21 | aksiyoloji | bk. değer öğretisi |
22 | aksiyom | bk. belit |
23 | aksiyomatik | bk. belitsel dizge |
24 | aktivizm | bk. eylemcilik |
25 | aktüalizm | bk. etkincilik |
26 | aktüel | bk. edimsel, güncel |
27 | alaysılama | (Yun. eironeia = İnceden inceye alay etme) : (Sokrates'te) Kendisinin bir şey bilmediğini öne sürüp sorular sorarak karşısındakinin bir şey bilmediğini ortaya çıkarma. |
28 | aldırmazlık | 1. Belli durumlar, olaylar, öğretiler karşısında kayıtsız kalma: a. Yalnızca ilgisizlikten doğabilir, b. Bilinçli bir tutum sonucu olabilir. (Ör. Kuşkucu tutumda ya da yargısızlıkta -epokhe- olduğu gibi.) |
29 | algı | Bir şeye dikkati yönelterek, duyular yoluyla o şeyin bilincine varma. Bir nesne duyular aracılığıyle algılanır, ancak algı duyusal izlenimlerden daha fazla bir şeydir, bilinçli bir farkına varmadır, duyumları bilince ileten bir olaydır. Algıda: a. algı olayı, b. algı içeriği, c. algı nesnesi ayırt edilir. Algılar şu iki türe ayrılabilir: 1. Dış algı: Dışdünyadaki nesnelere yönelen, onlarla ilişkili olan algı. 2. İç algı: İçdünyanın gerçeklerine (ruhsal durumlar, ruhsal edimler, ruhsal içerikler) yönelen ve onlarla ilgili olan algı. |
30 | alırlık | 1. Duyusal uyarımları alabilme yeteneği. 2. (Kant'ta) "Nesnelerin bizi uyarışı yüzünden tasarımlar edinme yeteneği." bk. duyarlık |