1 | acı çekme | Üzüntü ya da büyük bunalım duygusu içinde olma. |
2 | acı duyarlığı | Acı veren duyumları algılama gücü. |
3 | acı duygusu | Gövdenin içi ile deri yüzeyi altında, türlü yoğunlukta yayılmış olan duyarlı sinir uçları aracılığıyle acı uyaranlarını duyma yeteneği. |
4 | acı verme ilkesi | Karşısındakine acı verme, öldürme, yıkıp yok etme biçimindeki bilinçsiz çaba. |
5 | acı yitimi | Acı duyumlarına karşı duyarlığın yitirilmesi. |
6 | acıkma | Genellikle boş kalan sindirim örgeninin düzenli biçimde sıkışıp açılmasından ileri geldiği sanılan, ama öğrenme ve alışkanlıkla da ilişkisi güçlü olan yemek yeme özlemi. |
7 | acıma | Başka bir kişinin ya da canlının mutsuzluğuna karşı duyulan üzüntü. |
8 | açar | Yazılı bilgi ve anlak ölçerlerinde, sorulara yapılan tepkilerin hızla değerlendirilmesinde kullanılan doğru yanıtlar listesi. |
9 | açık davranış | Dıştaki bir gözlemcinin kolayca gözleyebileceği davranış. |
10 | açık küme | Yeni üyeler almaya istekli olan topluluk. |
11 | adamcıllık | Kimi canlı türlerinde görülen, küme halinde ya da bir arada yaşama eğilimi. (Kavram içgüdüsel bir davranış anlamına alınmamalıdır.) |
12 | âdet kesimi | Kadınlarda dölüt yapma süresinin sonu sayılan ve bazen fizyolojik ve ruhsal sıkıntılara neden olan, aylık âdetlerin kesilme dönemi. |
13 | Adler kuramı | Gerçek ya da düşsel olan, ten, tin ya da toplumla ilgili bir yetersizliğin kişide yarattığı aşağılık duygusunun sonucu olan çatışmaların, ödünleyici davranışlarla giderildiğini savunan kuram. |
14 | agulama | Konuşma gelişiminde bebeğin anlamsız birtakım sesler çıkarması. |
15 | agulama basamağı | Konuşma öğreniminde bebeklerin tek heceli sesleri yinelediği gelişim dönemi. |
16 | ağır işiten | İşitme gücünde en çok 60 desibel dolaylarında yitimi olan (kişi). |
17 | ağır öğrenen | 1. İçinde bulunduğu bir topluluğun çoğunluğundan daha çok çaba ve zaman harcayarak daha az öğrenen (kişi). 2. Okul öğreniminden ancak özel eğitim koşulları altında yararlanabilecek durumda olan (geri anlaklı çocuklar). |
18 | ağırkanlı | Hipokrat'ın ortaya attığı ağırcanlılık, soğukluk, kolayca duygulanmayış gibi nitelikleri kendinde toplayan kişilik tipi. |
19 | ağız kösnüllüğü | 1. Emme ve benzeri ağız hareketlerinde olduğu gibi, dudakların ve ağzın iç zarının uyarılmasından doygunluk elde etme. 2. (Ruhsal çözümleme) Çocuk cinselliğinin ilk gelişim basamaklarından biri. (Aşırı gelişmiş ağız kösnüllüğü gösterenler, ya ağız kösnüll |
20 | ağız sadistliği | (Freud) Isırma ya da ısırarak yok etmeye karşı duyulan bilinçsiz istek. |
21 | ağız saldırganlığı | (Freud) Ağızcıl ısırma döneminin yüceltilmesi sonucu olarak saldırganlık, imrenme, hırs, başkalarını sömürme gibi kişilik özellikleri gösterme. |
22 | ağızcıl bağımlılık | (Freud) Ana kucağında ve onun memesinden sağlanan güçlü doygunluğun verdiği güvenliği yeniden ele geçirme özlemi. |
23 | ağızcıl kaygı | (Freud) Sevgecin ağızcıl gelişim döneminde yarattığı kaygı. |
24 | ağızcıl kişilik | (Ruhsal çözümleme) Süt çocukluğu döneminde emzirilmeyle sağlanan haz ve doygunluğa tutkunluğun sonucu olarak geliştiği ileri sürülen bencil kişilik. |
25 | ağtabaka yarışması | İki gözden her birinin ayrı ayrı alanlara bakması sonucu olarak birleştirici bir tasarımın gelişmemesi yüzünden renklerin düzensiz görünmesi. |
26 | aile salkımı | Aile üyelerinin sayı, yaş, cinsellik, kişilik özellikleri ile bireyler arasındaki bağların durumunu gösteren salkım biçiminde yapılmış şema. |
27 | akçıllık | Kalıtımsal nedenlerle saç, deri, iris ve göz akının doğuştan renksiz olma durumu. |
28 | aktarma | 1. (Ruhsal çözümleme) Bir varlığa karşı olan duyguları başka bir varlığa yöneltme. 2. Hastanın, ana babası, karısı ya da kocası gibi yakınlık duyduğu kişilere ilişkin duygularını sağaltımcıya yöneltmesi. |
29 | aktarma direnci | (Ruhsal çözümleme) Aktarma konusu olan duygulardan kimilerini baskı altına alma. |
30 | alan bölgeleri | Ruhsal bir alanda her noktası, büyüklüğü ve yönü açısından belirlenmiş olan bölgelerden her biri. |