1 | abartılı oynamak | Bir rolü, gerektiğinden aşırı ses ve hareketle oynamak. |
2 | acem | Türk gölge oyunu ile ortaoyunu'nda izlenen Azerbaycan'dan ya da İran'dan gelen bir tip. Eliaçık, gönlü yüce, ancak atıp tutan bir kişidir. Çoğu kez halı satıcısı, tömbekici, antikacı ya da ara sıra tefecidir. Eğlence düşkünü olduğu kadar kendine dalkavukluk edenden hoşlanır. Şiiri sever. |
3 | acı çekme oyunu | Ortaçağ'da ortaya çıkmış, insanın yaratılışından «son yargı»ya dek bütün dinsel öyküleri konu edinen dinsel yönlendirmeli oyun. |
4 | acıklı | 1. Dar anlamıyla tiyatroda, tragedyanın belirleyici yanı, temel özelliği ye felsefi özü. 2. Bir oyun içinde acıklı görünümü sağlıyan gelişim. 3 -Genel anlamı içinde, toplumsal gelişmede birey-toplum çelişkilerinin anlatımı olan estetik ulamı. |
5 | acıklı güldürü | Tragedya ile komedya özelliklerinin bireşiminden ortaya çıkmış oyun türü. Acı bir görünümü gülünç bir durum ya da gülünç bir görünümü acı verici bir durum içinde gösteren oyun. |
6 | acıklı opera | Konusu acıklı, sonu kötü biten opera türü. |
7 | acıklı oyun | 1. Eski konumuyla içinde müzikli geçişleri olan, konuşma örgüsü ezgisiz ,müzikli sahne yapıtı. 2. Bugünkü anlamıyla, acıklı rastlantılar ve duygusal sahnelerden oluşan, iş gıcıklayıcı, kimi kez gülümsetici, çoğunlukla mutlu sonla biten, asal oyun türlerinden biri. |
8 | acıma ve korku | Aristoteles'in Poetika'sında, tragedya kahramanının başına gelenler karşısında duyulan acıma ve korku duygusu bununla seyircinin iç yaşamında arınacağı savunulur, bak. katarsis. |
9 | açık dağıtıcı ışıldak | Merceksiz, içinde birden fazla ampul bulunan ve geniş bir alanı aydınlatan, gölge vermeyen ışıklama aygıtı. Genel ışıklamada kullanılır. |
10 | açık duruş | Klasik balede dansçının sağ ayak önde, sol omuz öne doğru ve kafa sola dönük olarak duruşu. Bacaklar, arkaya ya da öne hareket edebilmek için açık olarak yerleştirilir. |
11 | açık sahne | Bazı klasik oyunlardaki ve baletteki kalabalıkları sahne üzerinde hareket ettirebilmek için, sahne üstündeki engellerin kaldırılması ile ve yalnızca sahne gerisine ve yanlarına konulan dekor parçalarıyla ortaya çıkarılan sahneleme biçimi. |
12 | açıkhava tiyatrosu | Üstü ve çevresi kapalı olmayan tiyatro yapısı. Yaz aylarında ya da iklimi uygun yerlerde, açık havada oynanan oyunların sahnesini ve seyir yerini kapsayan yapı. |
13 | açıklama | Meddahın öyküsüne başlamadan önce uyaklı ya da düzyazı olarak öykünün geçtiği dönemi, kişileri ve bu kişilerin toplumsal konumlarıyla ekonomik durumlarını sergilediği bölüm. Kimi kez bu bölümün sonunda dönemin padişahına da bir övgü bulunur. |
14 | açılır-kapanır yer ışıkları | Çerçeve sahnenin önünde, kullanılmadıkları zaman taban içine kayan yer dizi ışıkları. |
15 | açılmak | Oyuncunun (gövdesini seyirciye doğru döndürmesi. |
16 | ad spectatores | Rol dışı seyirciye yöneliş. Flautus'un komedyalarında gülünçlüğü sağlama yönünden çok kullanılırdı. Oyunculardan bir rolü bırakır, seyirciyle konuşurdu. Sonradan, böyle rolden çıkan oyuncuları eleştirmek amacıyla kullanılan bir deyim oldu. |
17 | adım | Dans adımı. |
18 | adım kaydırma | Genellikle sıçrama ve atlamalardan önce beşinci duruşla başlar. Bir ayak açık olarak kaydırılır ve geriye alınır sonra öteki ayak kapalı olarak kaydırılır. Dirsekler hafifçe bükük, yarı parmak ucu ile hafifçe yükselinir. |
19 | adımlı atlama | Ağırlığın bir ayaktan öbürüne geçirilerek yapılan atlama. Bu atlama her yöne doğru olabilir. |
20 | agon | 1. Antik Yunan komedyasında düşünceleri birbirine karşıt olan iki oyun kişisinin tartışmaya girdiği bölüm. 2. Sanatçılar, ezgiciler, yazar ve oyuncular arasında değerlendirme ile sonuçlanan yarışma. |
21 | ağaçlık | (Dekorun üst kesimi ağaç dalları ve yeşillik kaplı olduğunda kullanılan deyim. |
22 | ağırlık | Dekorları tutan askıları istenilen yükseklikte tutmaya yarayan nesne. Bunlar eski tiyatrolarda kum torbaları, yenilerinde demir külçelerdir. |
23 | ağırlık rayı | Askıları gerekli yükseklikte tutmaya yarayan karşıtdenge ağırlıklarının yukarı aşağı kayabildiği rayların tümüne verilen ad. |
24 | ağırlıklar | Bir sirkte zorlu kişilerin kaldırdıkları çeşitli büyüklükte ve biçimde ağırlıklar. |
25 | ağız değneği | Dişlerle tutulacak ve ağız üzerine konulacak yeri bulunan özel olarak yapılmış değnek. |
26 | ağız mızıkası | Soytarıların kullandığı daha çok pan flütüne benzeyen bir mızıka. |
27 | ahırcıbaşı | Hayvanların bakımından sorumlu baş kişi. |
28 | ak arap | Türk gölge ve ortaoyununda Orta Doğu ülkelerine Mezopotamya bölgesinden gelen tip. Uğraşları arasında kahve dövücülüğü, kestane fıstık, baklava satıcılığı, devecilik vardır. Bu tipler içinde gazel okuyan dilenciler de bulunur. |
29 | ak bale | Klasik biçimde oynanan, dansçıların ak, kısa etekler giydiği dansa verilen ad. |
30 | akım | Elektriğin bir yöne akışı. |