1 | abecesiz | Kimi insanbilimcilere göre, okuma yazmayı oluşturmamış ya da okuma yazmadan yoksun topluluklara özgü nitelik. |
2 | abecesizlik oranı | Bir toplumsal kümenin ya da bir toplumun okul çağındaki ve daha yukarı yaşlardaki nüfusu içinde okuma yazma bilmeyenlerin oranı. |
3 | açlık | Bir toplumda, bir toplumsal kümede nüfusun bir bölümünün yaşamda kalabilmek için gerekli olan ölçüde beslenememesi ve bu yüzden ölüme gitmesi olgusu. |
4 | adalet | Belli bir toplumda, belli bir tarihsel dönemde bir toplumsal olgunun adil sayılması yoluyla korunması tutumu. |
5 | adalet ve adaletsizlik | Toplumsal olayların değişik aktöresel nitelikleri, bk. adalet, adaletsizlik. |
6 | adaletsizlik | Belli bir toplumda, belli bir tarihsel dönemde bir toplumsal olgunun haksız sayılarak kınanması tutumu. |
7 | aile | Evlilik ve kan bağına, başka deyişle karı-koca, ana-baba-çocuklar, kardeşler vb. arasındaki ilişkilere dayalı olan bir toplum çekirdeği. |
8 | aile toplumbilimi | Toplumlarda, toplumsal kümelerde aile kurumunun toplum bütünü içindeki yeri ile oluşum, işleyiş ve değişimini düzenlilikleri içinde inceleyip açıklamayı amaçlayan toplumbilim kesimi. |
9 | aktöre | Bir toplumda, bir toplumsal kümede belli bir tarihsel dönemde benimsenmekte olan ve nesnel toplumsal yasalarla belirlenen doğru ve yanlışa ilişkin davranış kuralları. |
10 | aktöre ikiliği | Bir toplumda ya da toplumsal kümede biri toplum ya da küme içi ilişkilerde, öbürü başka toplum ya da kümelerle ilişkilerde uygulanan iki ayrı tür aktörenin var olması. |
11 | aktöre toplumbilimi | Toplumlardaki, toplumsal kümelerdeki aktöre ölçü ve kurallarının özellikleri ve toplum bütünü içindeki yeri ile oluşum, işleyiş ve değişimini düzenlilikleri içinde inceleyip açıklamayı amaçlayan toplumbilim kesimi. |
12 | aktörelilik | Topluluk yaşımını, insan davranışlarını düzenleyerek insanların birbirlerine ve topluma karşı ödevlerini belirleyen kurallar ve ölçülerin toplamı. |
13 | aktöresel | Bireylerin ya da toplumsal kümelerin iyiyi kötüyü, haklıyı haksızı, ödev, onur vb. olguları değerlendirmesine ilişkin olan. |
14 | aktöresel ülkü | Aktöresel yetkinlik örneği sayılan bir ırada bulunduğu tasarlanan özelliklere, aktöresel niteliklere ve bunları gerçekleştiren davranışlara ilişkin anlayış. |
15 | aktöresel yargı | Bireylerin, örgütlerin, halkların eylem ve davranışlarının aktöre açısından değerlerini dile getiren yargı. |
16 | alan araştırması | Türlü toplumsal olguların, örnekleme yoluyla seçilen somut örnekler üzerinde incelenmesi yöntemi. |
17 | algı | Nesnel dünyanın başta görme örgeni olmak üzere insanın duyu örgenlerini etkilemesi ve böylece nesnelerin bilinçte yansıması. |
18 | alışkanlıklar | Uzun süre içindeki yinelenmeler sonunda özdevimselleşen bilinçsiz ya da bilinçli davranışlar. |
19 | alpa tapınma | Ölmüş alp kişilerin ruhlarına tapınma. |
20 | altyapı | Tarihsel özdekçiliğe göre, toplumun ekonomik yapısını oluşturan ve insan bilincinden bağımsız olarak biçimlenen üretim ilişkilerinin tümü. |
21 | amaç içeriği | Bir toplumsal küme üyelerinin, o kümeye özgü eylemlerinin yöneldiği çıkar ve değerlerin toplamı. |
22 | ana eğilim | Bir toplumsal kümenin ya da bir olgular yığınının temel, ortalama ya da ortaklaşa özelliği. |
23 | anakent | Çevresindeki bölgeye ve buradaki irili ufaklı kent topluluklarına ekonomik, uygulayımsal, ekinsel bakımlardan egemen durumda olan başlıca büyük kentlerden her birine verilen ad. |
24 | anamal | 1. Klasik ekonomiye göre, zenginliklerin yaratılmasında, ekonomik işlerin görülmesinde kullanılan ve bir üretim birimi ya da işletme için zorunlu olan özdeksel nesneler. 2-Marksçı ekonomiye göre, ücretli işçi çalıştırmanın ve böylece artık değeri almanın |
25 | anamalcılık | Üretim araçlarının anamalcı sınıf üyelerinin iyeliği altında olduğu toplumsal düzen. |
26 | anasanlılık | Doğan çocuğa anasının ya da ana soyundan başka yakınların adının verildiği evlilik düzeni. |
27 | anasızlık | Çocuğun hiç anne bilmemesi, bebeklik yıllarında aylarca anneden uzak kalması ya da annesinin yerini bir başka kadının aldığını görmesi durumları. |
28 | anasoyluluk | Soyun, kalıtın, toplumsal yerin yalnızca ya da öncelikle ana yanından belirlendiği aile düzeni. |
29 | anayerlilik | Kocanın evlendikten sonra, daha önce yaşadığı yerde değil, karısının ailesinin yaşamakta olduğu yerde yerleşmesine dayalı evlilik düzeni. |
30 | anlak | İnsanın yaşadığı deneylerden soyutlama ve öğrenme yoluyla yeni durumlara uyma yeteneği. |