1 | aba altında er yatar | giyim kuşam kişiliğe ölçü olamaz. |
2 | aba vakti yaba, yaba vakti aba | gereksinimler vaktinden önce ve ucuz olduğu zaman karşılanmalıdır. |
3 | abanın kadri yağmurda bilinir | bir şeyin gerçek değeri, ancak ona çok ihtiyaç duyulduğu zaman iyi anlaşılır. |
4 | abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır | görmemiş kişi, rastlantı sonucu layık olmadığı bir duruma kavuşursa bu durum kendisinin hakkıymış gibi aptalca böbürlenir. |
5 | abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz | bir kimse sevdiği işi sürekli olarak yapmaktan bıkmaz. |
6 | abdal tekkede, hacı Mekkede bulunur | herkes kendisine yakışan ve uğraştığı işle ilgili olan yerdedir. |
7 | abdala kar yağıyor demişler, titremeye hazırım (durmuşum) demiş | varlıklılar için sıkıntı olabilecek bir durum, yoksullar için söz konusu bile olmaz. |
8 | abdala malum olur | bir şeyin olacağını önceden sezen kimseler için söylenen bir söz. |
9 | abdalın dostluğu köy görününceye kadar | çıkarı dolayısıyla yakınlık gösteren kimse, işini yürütecek başkalarını bulduğunda sizinle ilgisini keser. |
10 | abdalın karnı doyunca gözü pabucundadır (yolda olur) | çıkarına düşkün kimselerin arkadaşlığı işi bitinceye kadardır. |
11 | abdalın yağı çok olursa gâh borusuna çalar, gâh gerisine | varlıklı ama akılsız ve hesapsız kişi malını gereksiz yerlere harcar, telef eder. |
12 | abdestsiz sofuya namaz mı dayanır | kurallara, koşullara uyulmadıktan sonra bir sürü iş yapılabilir. |
13 | acele ile menzil alınmaz | acele etmekle daha çabuk sonuç alınır sanılmamalıdır. |
14 | acele ile yürüyen yolda kalır | iş yaparken acele eden şaşırır, işini bitiremez. |
15 | acele işe şeytan karışır | düşünüp taşınmadan ivedi olarak yapılan işten iyi sonuç alınamaz. |
16 | acele işin sonu pişmanlık | acele ederek yaptığımız işten istediğimiz sonucu alamayabiliriz. |
17 | acemi katır kapı önünde yük indirir | beceriksiz ve anlayışsız kişi kendisine yaptırılan işi en önemli yerinde bırakır. |
18 | acemi nalbant gâvur eşeğinde öğrenir | mesleğinde ustalığa erişmemiş kimse, ilk denemelerini gözden çıkarılabilecek malzeme üzerinde yapar. |
19 | acı (kötü) söz insanı (adamı) dinden çıkarır, tatlı söz yılanı inden çıkarır | gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir. |
20 | acı acıyı keser, su sancıyı | bir güçlüğü yenmek için başka bir güç yola başvurulmalıdır. |
21 | acı patlıcanı kırağı çalmaz | herhangi bir duruma alışkın olan kimseyi benzer kötü durumlar etkilemez. |
22 | acıkan doymam sanır, susayan kanmam sanır | bir şeyi uzun süre elde edemeyen kimse, daha sonra o şeyden ne kadar çok edinirse edinsin yine kendisine yetmeyeceği kanısında bulunur. |
23 | acıkan ne olsa yer, acıyan ne olsa söyler | geçim sıkıntısı içinde bulunan kişi geçinebilmek için her yolu dener, her işi yapar, canı yanan kişi de sonunu düşünmeden ağzına geleni söyler. |
24 | acıkan ne yemez, acıyan ne demez | geçim sıkıntısı içinde bulunan kişi geçinebilmek için her yolu dener, her işi yapar, canı yanan kişi de sonunu düşünmeden ağzına geleni söyler. |
25 | acıkanın yanağından, susayanın dudağından belli olur | bir insanın ne durumda olduğu yüzünden anlaşılır. |
26 | acıklı başta akıl olmaz | büyük sıkıntılar içinde bulunanlar mantık dışı işler yapabilirler. |
27 | acıkmış kudurmuştan beterdir | uzun süre bir nesnenin yokluğunu çeken kimse, onu gördüğünde büyük bir istekle ona saldırır. |
28 | acından kimse ölmemiş | kişi yoksul olabilir, işsiz ve parasız kalabilir ama aç kalmaz, mutlaka bir geçim yolu bulur. |
29 | acındırırsan arsız olur, acıktırırsan hırsız olur | koruduğunuz kimsenin sürekli acınmasına izin verirseniz arsız olur, emeğinin karşılığını tam olarak vermediğiniz kişi de hırsız olur. |
30 | acıyan uyumuş, acıkan uyumamış | insan sıkıntıya katlanır da açlığa katlanamaz. |