Felsefe Terimleri Sözlüğü - XML
Felsefe terimleri ile ilgili bilgileri burada bulabilirsiniz


IDTerimAçıklama
361esoterikbk. içrek
362esoteriklerbk. içrekçiler
363esoterizmbk. içrekçilik
364esrimeKişinin kendinden geçmesi duyulur dünyanın dışına çıkarak kendini Tanrı'yla birleşmiş sayması durumu.
365essentiabk. öz
366estetik(Yun. aisthetiké (épisteme) - duyumbilimi, öğretisi) : 1. (Yun. kök anlamına uygun olarak) Duyulur algılar öğretisi. // Kant'ta "transsendental estetik" duyarlığın -> önsel ilkelerinin bilimidir. 2. Baumgarten'in "duyusalın yetkinliği" öğretisini geliştiren "Aesthetica" (2 cilt, 1750-1758) adlı yapıtından bu yana güzeli araştıran bilim dalı. ("Güzelin bilimi") // Estetik yalnız sanattaki güzeli, dolayısıyle yalnız sanat felsefesini değil (sanat felsefesi estetiğin ancak bir bölümdür), doğadaki güzeli de kapsar öte yandan yalnız güzel nesneyi değil, aynı zamanda güzelin öznel-ruhsal yaşanışını ve yaratılışını da içine alır. Gerçekte güzel ve sanat Platon'dan beri felsefî düşüncenin konusu olmuştur. Ama ilkin aydınlanma filozofu Baumgarten'den bu yana estetik, felsefenin ayrı bir dalı olarak gelişmiştir. Estetiği geliştirenler Kant, Hegel ve romantik filozoflar olmuştur.
367eş sesli(Lat. aequivocus
368eşadlı(Yun. homonymia = adı aynı olan) Adı bir olup türlü nesneleri belirten birden çok anlamı olan (sözcük). Bugün bu terim yerine -> eş sesli terimi kullanılıyor.
369eşdeğerli(Lat. aequivalens = eş değerli, değerce eş olan) : 1. Bir başka değerin yerine konabilen (değer). 2. (Mantıkta) Kaplamı ve anlamı aynı olan, ama tanımlarında değişiklik gösteren (önerme ve terimler). Aralarında mantıksal eşitlik bulunan (terim ya da önermeler). (Ör. A B'nin babasıdır ve B A'nın oğludur.), eşgeçerli ile eşanlamlıdır.
370eşdeğerlilikEşdeğerde olma durumu.
371eşgeçerli(Lat. aequipollens = aynı ölçüde geçerli olan eşdeğerli
372eşitlikDeğer, yaş, hak, ödev vb. lerinde eşit olma. Toplumsal eşitlik: Yasalarla tanınmış hak ve yükümlülüklerde bütün yurttaşların eşit olması, özdeşliği. siyasal eşitlik: Yurdun yönetimine katılma haklarında (seçme ve seçilme) bütün yurttaşların eşit olması. fırsat eşitliği: Bireylere toplumsal yaşamın her alanında (eğitim, kültür, ekonomi vb.) kendilerini geliştirebilmeleri için eşit olanaklar sağlanması. Eşitlik ilkesini gerçekleştirme isteği türlü derecelerde olabilir: Ahlaksal bir gereklilik olarak insanlara eşit kişisel haklar tanımaktan, bireyleri mekanik bir biçimde her yönden eşit kılmaya değin uzanabilir.
373eşsöz(Yun. tautologia kısır döngü. c. Bir önermede konu ile yüklemin aynı kavramı dile getirmesi, yüklemin konu kavramının dışına çıkmaması.
374ethik(Yun. Ethike
375etkenEtki yapıcı, belirleyici gücü olan.
376etki-> Nedenin bağlılaşık kavramı. 1. Nedensellik bağlantısı içinde: a. Bir nedenin sonucu olarak düşünülen olay. b. Bir nedenin doğurduğu gerçek olay. 2. Bir şeyin verdiği izlenim. (Ör. Etki yapmak, iyi bir etki yapmak.)
377etkin1. Eylemde bulunan. 2. Etki yapan. Karşıtı bk. edilgin
378etkincilik1. (Genel anlamda) Tüm varlığın etkinlik olduğunu, bu etkinliğin bir taşıyıcıyı gerektirmediğini ileri süren felsefe öğretisi. // En tutarlı temsilcisi Fichte'dir. Karşıtı bk. tözcülük. 2. (Özel anlamda) Başlıca temsilcisi Gentile olan İtalya yeni idealizminin adı. bk. yeni idealizm
379etkinlik1. Eylem gücü, etki gücü. 2. Eylemde bulunanın, etkin olanın niteliği. 3. Etkide bulunmak için yapılan atılım. // Eylemden ayrılığı, eylemin daha somut oluşudur.
380etmenEtki yapan, devindiren itici güç etkinlik iIkesi.
381eudaimonia(Yun. eu-daimon = iyi bir daimon'u olan kendisinde daimon'un göründüğü kimse daimon = insanın yaşamını kuşatan, insanın yaşantılarının içine sokulan güç): Ruhun iyi bir durumda olması. Başlangıçta mutlu bir alınyazısı anlamında kullanılmış. Sonraları dinsel anlamından sıyrılarak: a. Dışardan etki yapan bir şey olarak (dış dünyanın yaşama koşullarına göre mutlu olma) b. İnsanın ruhunda yaşayan bir şey olarak anlaşılmıştır. Bu ikinci anlamı ile eudamonia, artık ahlak terimi olarak, özellikle Sokrates'ten sonraki felsefenin temel kavramı olmuştur, bk. mutluluk
382eudaimonizmbk. mutçuluk
383euhemerosçulukTanrıların yalnızca Tanrılaştırılmış büyük insanlar, kahramanlar olduğunu öne süren Yunan filozofu Euhemeros'un öğretisi.
384evetlemeMantıksal bir yargıda yüklemin özneye olan olumlu bağlantısı önermenin olumlu olması önermede yüklemin olumlu olarak konması.
385evetleyici(Mantıkta) Olurlayan, evetleyen (yargı).
386evirme(Mantıkta) Bir önermede özne ile yüklemin yerlerinin değiştirilmesi ile yapılan önerme: "Her S P dir. Her P S dir." //. Önermede nicelik değişmiyorsa evirme yalın evirmedir tümel olumsuz ve tikel olumlu önermeler yalın olarak evrilebilirler: "Hiç bir insan ölümlü değildir. Hiç bir ölümlü insan değildir." "Kimi filozoflar dalgındır. Kimi dalgınlar filozoftur." Ama önerme, yargının niteliği değişerek de evrilebilirbu durumda evirme ile elde edilen önermenin kapsamı evrilen önermeden az olur: "Bütün kareler dörtgendir." önermesinde evirme: "Kimi dörtgenler karedir." biçiminde yapılır, çünkü bütün dörtgenler kare değildir.
387evolusyonizmbk. evrimcilik
388evren1. Gerçekliğin tümü. 2. Gök cisimlerinin tümü. Uzaysal gerçekliğin tümü. 3. (Pythagoras'tan beri) Düzenli, birlikli bir yapı oluşturan bütün. Düzenli, uyumlu birlik.
389evrenbilimEvrenin oluşumunu, yapısını inceleyen felsefî ve bilimsel öğreti. (Hem fizikötesinin hem de doğa felsefesinin bir dalıdır.)
390evrendoğum1. Evrenin oluşumu, kökeni, doğuşu, yaratılışı. 2. Evrenin oluşumu ve gelişmesi üzerine bilim öncesi söylencel (mitolojik)-dinsel öğreti.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir