391 | özne birliği | (Derleme., özne öbeği, özne grubu) Özneyle ilgili olarak kullanılan sözcüklerin tümü: Zamanın adetince çocuğu soymak, giydirmek, yatağına yatırmak, yorganını örtmek, cibinliğini kapamak gibi vazifeler, dadıların üzerindeydi Hafızası hiç bozulmamış olan dedesi derhâl cevap verdi Bunu Ali'den başka kimse bilmez örneklerinde olduğu gibi. |
392 | özne-yüklem uygunluğu | Özne ile yüklemin nicelik bakımından birbirine uyması veya uymaması: Çocuklar gittiler Kadınlar sabırlı olurlar Erkekler düşüncelidirler Kuşlar ötüşüyor vb. |
393 | patlayıcı ünsüz | (Derleme., kapanma fonemi, patlayıcı konson, patlamalı konson, patlayıcı fonem) Ciğerlerden gelen havanın, ağızdaki tam kapalı engellere çarparak patlaması ile meydana gelen ünsüz: b, p, d, t, c, ç, g, (g), k (k) , m, n vb. |
394 | pekiştirme ünlüsü | Pekiştirmeli sözcüklerde kavramı kuvvetlendirmek için türeyen ünlü: Sap-a-sağlam, yap-a-yalnız, çep-e-cevre, güp-e-gündüz örneklerinde olduğu gibi. |
395 | pekiştirmeli ad | Pekiştirmeli sözcük biçiminde kurulmuş ad: Tortop (tor-top) , güpegündüz (güp-e-gündüz) , çepeçevre (çep-e-çevre) vb. |
396 | pekiştirmeli belirteç | Pekiştirmeli sözcük biçiminde kurulmuş belirteç: Apansız karşılaştık Apansızın geldi Çarçabuk gitti Apaçık konuştu Tertemiz giyinmiş Mosmor oldu Sapsarı kesildi Evi güpegündüz soymuşlar Kedi tortop olmuş uyuyor vb. |
397 | pekiştirmeli özne | Dönüşlü adılla kuvvetlendirilmiş özne: Ben, kendim gördüm Şen, kendin istedin Biz, kendimiz razı olduk Siz, kendiniz verdiniz Onlar, kendileri hatırlattılar örneklerinde olduğu gibi. |
398 | pekiştirmeli sıfat | (Derleme.. pekiştirme sıfatı) Pekiştirmeli sözcük biçiminde kurulmuş sıfat: Kupkuru ağaç, sapsağlam adam, yemyeşil ova, tertemiz ev, mosmor eller, apaçık söz, ipince dilim vb. |
399 | pekiştirmeli sözcük | Türkçede çok defa sıfatın, bazen adın ilk hecesindeki ünlünün, baştaki ünsüzle birlikte, -p-, -m-, -r-, -s- ünsüzlerinden biriyle veya ünlüyle başlayan bir adın ya da sıfatın yalnız -p- ünsüzüyle kapatılmasından meydana gelen hecenin, aynı sıfatın veya aynı adın başına eklenmesiyle kurulan sözcük: Kıpkırmızı (kı-p-kırmızı) , kupkuru (ku-p-kuru) , sapsağlam veya sapasağlam (sa-p-sağlam, sa-p-a-sağlam) , yemyeşil (ye-m-yeşil) , tertemiz (te-r-temizj, mosmor (mos-mor) , tastamam (ta-s-tamam) , tortop (to-r-top) , apansızın (a-p-ansızın) , upuzun (u-p-uzun) vb. |
400 | peltek diş ünsüzü | (Derleme., diş-dil ünsüzü, dişler arası konson) Dil ucunun, ön dişlerin arasına girmesiyle meydana gelen diş ünsüzü: İngilizce (th) , Arapça (dad) vb. |
401 | resmî dil | (Derleme., devlet dili) Bir ülkede kanunla kabul edilen dil: Türkiye'nin resmi dili Türkçedir. |
402 | rivayet birleşik zamanı | (Derleme.. rivayet tarzı, şüphelik sıygası, rivayet kipleri) Yalın zamanlı bir kiple, ekeylemin belirsiz geçmiş zaman kavramı veren (imiş>) -miş ekinin birlikte kullanılmasından meydana gelen birleşik zaman: Gelmişmiş (gel-miş + imiş) , gelirmiş (gel-ir+imiş) , geliyormuş (gel-iyor+imiş) , gelecekmiş (gel-ecek+imiş) , gelmeliymiş (gel-meli+imiş) , geleymiş (gel-e+imiş) , gelseymiş (gel-se+imiş) , gelsinmiş (gel-sin+imiş) vb. |
403 | san | (Derleme.. unvan sıfatı, unvan grubu) Özel addan önce veya sonra kullanılan sıfat görevli ad: Sultan Ahmet, Ayşe Sultan Hemşire Ayşe, Ayşe Hemşire Öğretmen Gül, Gül Öğretmen Paşa Kâzım, Kâzım Paşa Binbaşı Ali, Ali Binbaşı Çavuş Hasan, Hasan Çavuş vb. |
404 | sapma | (Derleme.. sapımı, ses değişimi, kesikleniş) bazı sözcüklerin kurallara göre anlamları gereken biçimlerden uzaklaşmaları: (ben-ge |
405 | saygı çoğulu | (Derleme., nezaket çoğulu, incelik çoğulu) Aslında tekil olan varlıklara saygı ve alçak gönüllülük kavramı vermek için kullanılan çoğul biçim: Beyefendi evdeler mi?, Zatı âlileri ne düşünürler? Siz de gelecek misiniz (sen yerine) , Biz küçük çıkarlar peşinde değiliz (değilim yerine) vb. |
406 | sayı adı | Sayı kavramı veren ad: Bes, yedi, yüz vb. Sayı adları takısız tamlama biçiminde kullanılır: Bin iki yüz on yedi vb. |
407 | sayı sıfatı | (Derleme.. sayı isimleri) Adı, sayı kavramı bakımından belirten sözcük: Beşinci sokak, beşer elma, yarımşar yumurta vb. |
408 | ses | (Derleme.. fonem, ses unsuru, seslik, ün) Kulağın duyabildiği titreşim. |
409 | ses ayrışımı | Birleşik sayılan bir sesin başka sesleri meydana getirmesi:-g -ğ -v y Türkçede (Tangrı) Tanrı, Yakutçada Tangara Türkçede (mügnüz) boynuz örneklerinde ses ayrışımı meydana gelmiştir. |
410 | ses değişmesi | Dilde kendiliğinden veya bir etkenle oluşan ses başkalaşması: Fadıl |
411 | ses düşmesi | (Derleme., düşme, fonem düşmesi, fonem atımı) Sözcükte bir sesin kaybolması: (ısıtma) |
412 | ses ikilemesi | Bazı sözcüklerde çeşitli nedenlerle, aynı ünlünün veya aynı ünsüzün yan yana bulunması: Türkçede İki (ikki) , yedi (yeddi) , sekiz (sekkiz) , dokuz (dokkuz) , yaşa (yaşşa) , eşek (eşşek) , aşağılık (aşşağılık) Arapçada şiddet, tevellüt İngilizcede Foot (ayak) , Almanca: Haar (saç) vb. |
413 | ses karşılanması | (Derleme.. ses benimsenmesi) Bir dilde bulunmayan bir sesi benzeri bir sese çevirme. Arapçada: Hidmet, fadıl Türkçede: Hizmet, fazıl Fransızcada: gendarme, jockey, jeep Türkçede: candarma, cokey, cip vb. |
414 | ses kirişleri | {Deri, ses telleri) Ses meydana getiren gırtlaktaki kas kıvrımları. |
415 | ses oluşumu | (Derleme.. sesleşme) Ciğerlerden gelen havanın ses haline gelmesi. |
416 | ses türemesi | Bir sözcüğün aslında bulunmayan, bir ünlü veya ünsüzün sonradan türemesi: (utmak) > vurmak, (station) > istasyon, (azm) > azim, (hükm) > hüküm, öyük> höyük ve anneye, babayı, onlar vb. |
417 | sesbilgisi | (Derleme.. fonetik) Bir dilin sözcüklerini ses yapısı bakımından inceleyen bilim. |
418 | sesbilim | (Derleme.. sesbilimi, fonoloji, sesler bilgisi) Dillerin seslerini inceleyen bilim. |
419 | sesçil | Sese dayanan, sesle ilgili olan. Sesçil imlâ, sözcükleri konuşulduğu gibi yazıma geçirmeye çalışan bir düzendir. |
420 | sesçil alfabe | (Derleme.. fonetik yazı, sesçil yazı, sesçil çevriyazı) Konuşmanın ses özelliklerini belirten alfabe. |