Türkçe Deyimler - XML


IDDeyimAnlamı
10771 yüze vurmakyüzüne vurmak. Örn: “Fakat politikada kabahatleri yüze vurmak yoktu.” -N. Cumalı.
10772 yüzsuyu dökmekonurunu sarsacak kadar çok yalvarmak. Örn: “Hâlbuki Emin Efendi, feleğin çemberlerinden geçerek, kâh kuvvetlerin önünde diz çöküp yüzsuyu dökerek, kâh zayıflara çelme vurup tuzak kurarak bu mertebeye ulaşmış.” -Y. K. Karaosmanoğlu.
10773 yüzü ak olsun“sağ olsun” anlamında kullanılan bir iyi dilek sözü.
10774 yüzü asılmaksomurtmak.
10775 yüzü düşmeksomurtmak.
10776 yüzü gözü açılmak1) sıkılmaz, utanmaz bir duruma gelmek 2) toplumsal ilişkiler kurmaya, çevresini, dünyayı tanımaya başlamak.
10777 yüzü gülmek1) sevinci yüzünden belli olmak. Örn: “Otele gidip lavabolu odayı görünce yüzüm güldü.” -F. Otyam. 2) feraha kavuşmak. Örn: Şehirlilerle köylüler arasındaki alışveriş şartları düzenlendikten sonra hepsinin yüzü gülmeye başladı. 3) temiz, tertipli duruma
10778 yüzü kalmamakbir kimseden daha önce birçok ricada bulunduğu için yeni bir şey istemeye sıkılmak.
10779 yüzü karışmak (allak bullak olmak veya alabora olmak)can sıkıcı bir durum, yüzünden belli olmak. Örn: “Beraberce binmiş olduğumuz bir takside birdenbire yüzü karıştı, şoföre yüksek bir sesle...” -A. Ş. Hisar.
10780 yüzü kasap süngeriyle silinmiş“utanmayan, utanması sıkılması olmayan” anlamında kullanılan bir söz.
10781 yüzü kızarmakutanmak. Örn: “Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı.” -H. E. Adıvar.
10782 yüzü kireç gibi olmak (ağarmak)yüzünde renk kalmamak, rengi solmak. Örn: “Genç kadının yüzü kireç gibi ağarmıştı.” -R. N. Güntekin.
10783 yüzü kireç kesilmekyüzünde renk kalmamak. Örn: “Bizim bacınınsa yüzü kireç kesildi.” -Halikarnas Balıkçısı.
10784 yüzü sararmakkorku, üzüntü, coşku vb. sebeplerle yüzün rengi solmak. Örn: “Gözleri büsbütün büyüdü, saçları dikildi, yüzü sarardı.” -N. Hikmet.
10785 yüzü seçilmemekaçıkça tanınmamak, belli belirsiz görünmek. Örn: “Işık arkadan geldiği için yüzü seçilmiyor.” -R. N. Güntekin.
10786 yüzü sıcak olmakçok sevilmek, hoşlanılmak. Örn: Paranın yüzü sıcaktır.
10787 yüzü soğuk olmakürkütücü olmak. Örn: Ölümün yüzü soğuktur.
10788 yüzü yazılı kalmakkullanılmak, yenilmek için hazırlanmışken herhangi bir sebeple olduğu gibi dokunulmadan kalmak.
10789 yüzü yere gelmek (geçmek)çok utanmak.
10790 yüzüğü geriye çevirmekevlenme sözünü geri almak, nişanı bozmak.
10791 yüzük takmaknişanlanmak.
10792 yüzünden akmakherhangi bir durum yüzünden çok belli olmak.
10793 yüzünden düşen bin parça olmaköfke veya küskünlükten ileri gelen can sıkıntısıyla suratı asık olmak. Örn: “Ama iktisadi bunalım ayyuka çıktı maşallah, yurttaşın yüzünden düşen bin parça olacak.” -H. Taner.
10794 yüzünden kan damlamakçok sağlıklı olmak, sağlığı yüzünün renginden belli olmak.
10795 yüzünden okumak1) ezbere değil, yazılmış kâğıttan okumak 2) herhangi bir durumu yüzünden anlamak.
10796 yüzüne bakamaz olmakutanç, yüreksizlik vb. sebeplerle bir kimsenin karşısına çıkamamak.
10797 yüzüne bakılacak gibi olmakçok çirkin olmamak.
10798 yüzüne bakılır olmakçirkin sayılmamak. Örn: “Hem bakalım, yirmi yaşında da olsa yüzüne bakılır cinsten midir?” -R. H. Karay.
10799 yüzüne bakılmaz olmakçok çirkin olmak.
10800 yüzüne bakmamak1) önem vermemek, ilgilenmemek 2) darılmak, gücenmek.

* Görseller ve İçerik tekif hakkına sahip olabilir